Önder Yoldaşa Bakarken…

Önder Yoldaşa Bakarken…

Bugün sokaklara dökülen, meydanları dolduran, gençliğin geleceksizliğe ülkenin karanlığına karşı yükselttiği mücadelede keza Kürt ulusunun adalet, özgürlük, barış talepli mücadelesinde neleri nasıl ve hangi şiarlarla, hangi örgütsel araçlarla yapmamız gerektiğini öğrenmek ve anlamak için komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci öğretilerine ve pratiğine bakmalıyız. Önder yoldaşın her türlü haksızlıklara, her türlü zulme karşı mücadelede sadece söylemiyle değil pratiğiyle, meşru ve haklı eylemiyle yol gösterici rol oynamıştır.

15 Nisan 2025

Yıllardır bilinçli bir şekilde saklanılmaya ve yok sayılmaya çalışılan; gökyüzüne fethin en ileri bilinci, en ileri direniş ve kavga çizgisinin yol göstericisinden bahsediyoruz. Hiçbir övgüye ve hiçbir kutsanmaya ihtiyacı olmayan ancak aradan yarım asır geçmesine karşın halen yeterince anlaşılmaya, kavranıp büyük bir özveriyle uygulanmaya ihtiyaç duyulan genç bir komünist önderden bahsediyoruz.

İşçilerin, köylülerin, kadınların, gençliğin, hamalların, çobanların ez cümle bütün ezilenlerin genç önderinden bahsediyoruz. Farklı dilleri konuşan, farklı inançlara sahip olan tüm ezilenlerin güvenilir ve sadık dostu, vazgeçilmez yol arkadaşı, şaşmaz yol göstericisi bir yoldaştan bahsediyoruz. Coğrafyamızda komünist çizgiye yeniden can suyu olan İbrahim Kaypakkaya’dan bahsediyoruz.

Devrim ve sosyalizm davasının tüm öncü ve önderlerinin başına gelen, yeterince anlaşılmamak ve fikirlerine uygun devrimci pratiğe girememek sorunu önder yoldaşın başına da gelmiştir. Önder yoldaşın temel teorik görüşlerine, devrim perspektifinin pratiğine sahip olunduğunda ve gerçeğin diline biraz yakınlaşıldığında bile muazzam kazanımların elde edildiği, ileriye doğru güçlü adımların atıldığı, kurduğu proletarya partisinin devrimci tarihinde ve pratiklerinde sabittir.

Önder yoldaşın görüşleri geçmişle sınırlanmış, zamanda kalmış fikirler olarak okunamaz. Önder yoldaş, evrenselle-özelin, soyutla-somutun, tarihle-anın, teoriyle-pratiğin diyalektiğinden gelişmelere ve sorunlara bakmıştır. Önder yoldaşı doğru okuyan, her dönem her bir toplumsal sorun ve konuda mutlaka geriye dönüp görüşlerine başvurmamız gerektiğini iyi anlayacaktır. Önder yoldaş ana-güncele bakarken gelecekte de nasıl gelişim dinamizmi göstereceğini iyi görmüş ve analiz etmiştir. Her dönem ve her an dikkatle, büyük bir ciddiyet ve sorumlulukla okuyup anlamamız, inceleyip kavrayarak pratiğe uygulamamız gereken görüşleri, bugün de bizlere yol göstermeye, ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Başucumuzda karanlığı aydınlatan bir meşale gibi parlamaktadır. Her an başucumuzda bize ışık tutup yol göstericimiz ve kılavuzumuz olmaya devam ediyor.

Dünyaya ülkedeki ekonomik-politik-askeri gelişmelere, yaşanan ağır sömürü ve derin yoksulluğa, faşist devletin tükenmek bilmeyen zulüm politikalarına, gelişen işçi direnişlerine, öğrenci boykotlarına, kadınların özgürlük arayışlarına… Nasıl bakmamız, neler yapmamız, nasıl hareket etmemiz, nasıl bir örgütlenmeye gidip kimleri etrafımızda nasıl toplayıp hareket etmemiz gerektiğini; dostlarımızın ve düşmanlarımızın kimler olduğunu anlamak ve kavramak için usanmadan dönüp sık sık başvuracağımız devrimin bilgesidir, İbrahim Kaypakkaya yoldaş.

Diyalektik bakış açısına ve materyalist bilgi teorisine nasıl sahip olmamız, bu bilimsel yöntemi nasıl somut gelişme ve sorunlara uygulamamız gerektiğini, nasıl bir profesyonel örgüt yaratıp sınıf düşmanlarımıza karşı kimlerle birlikte ve nasıl savaşacağımızı dönüp önder yoldaşa bakarak öğrenmeliyiz.

Bugün sokaklara dökülen, meydanları dolduran, gençliğin geleceksizliğe ülkenin karanlığına karşı yükselttiği mücadelede keza Kürt ulusunun adalet, özgürlük, barış talepli mücadelesinde neleri nasıl ve hangi şiarlarla, hangi örgütsel araçlarla yapmamız gerektiğini öğrenmek ve anlamak için komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci öğretilerine ve pratiğine bakmalıyız. Önder yoldaşın her türlü haksızlıklara, her türlü zulme karşı mücadelede sadece söylemiyle değil pratiğiyle, meşru ve haklı eylemiyle yol gösterici rol oynamıştır.

“Nisan Güneşi” bu bilincin ürünüdür!

Önder yoldaş; komprador burjuvazinin, bir avuç tefeci ve tüccarın sahip olduğu servetin işçilerden ve emekçilerden çalınan servet olduğunu, “gökyüzüne açıktan bir bayrak çekerek” sermaye ve iktidar sahiplerinin yüzüne karşı haykırmıştır.

Önder yoldaş; iktidarı ve sermayeyi, her türlü yönetme erkini elinde tutan, her türlü yetki ve gücü eline geçiren komprador burjuvaziye ve bir avuç soygunculara, hırsızlara karşı bilinçli ve örgütlü mücadelenin öncülüğünü ve yürütücülüğünü yapmıştır.

Önder yoldaş; Türk hakim sınıflarının ideolojisi olan Kemalizm’i, gerçek sınıfsal karakterini ortaya koymuş, bu ideolojinin emperyalizmle işbirliği içinde, halk düşmanı faşist bir ideoloji olduğunu net bir biçimde ifade etmiştir.

Önder yoldaş; Türkiye’de yüzyıldır sonlanmayan ırkçılık politikası egemen sınıfların sınıf bilinçli politikası olduğunu ortaya koymuş; sonlanmayan ırkçılığın olduğu topraklarda herkes tarafından kabul görülmüş ve benimsenmiş burjuva anlamda demokratizminden bile bahsedilemeyeceğini açıklıkla ifade etmiştir.

Irkçılık politikası, Türk olmayan başta Kürt ulus olmak üzere ezilen ulus, milliyet ve inançların; yok sayılması, ezilip sindirilmesi, imha ve asimilasyon politikasıyla Türkleştirilip yok edilmesidir. Türk halkının bilinç ve duygularının gözü azgın Türk şovenizmiyle karartılması ve kirletilmesi, yanıbaşında yüzyıllardır birlikte yaşadığı Kürt ulusuna ve azınlık milliyetlere karşı düşmanlaştırılmasıdır. Irkçılığın var olduğu, yasalarla korunup egemen sınıflarca acımasızca uygulandığı topraklarda demokrasiden ve eşitlikten özgürlükten bahsedilemez. Tekçiliğin (tek dil-tek vatan-tek bayrak-tek din) gerici fikirleriyle bilinç ve duyguların karartılması halklar arasına kalın çitlerin çekilmesidir.

Önder yoldaş; emperyalistler ve Türk hükümetinin Kürt ulusunun kendi kaderini çiğneyerek Kürt ulusunun kendi iradesi ve isteğini hiçe sayarak Kürdistan topraklarını İran, Irak, Türkiye, arasında dörde böldüklerini ifade etmiştir. Kaypakkaya, Türkiye’de Kürtlerin bir ulus ve yaşadıkları toprakların Kürdistan olduğunu bilimsel ve gerçekçi bir değerlendirmeyle net olarak ortaya koyarken bırakalım Türk aydınlarını ve devrimcilerini, Kürt aydınlarının çok büyük bir bölümü Kaypakkaya’nın “Kürt ve Kürdistan” tespitinden oldukça uzağında ve gerisinde Kemalist ideolojinin etkisi altında kalmıştı.

Kaypakkaya; Kürdistan’ın Lozan Antlaşması’yla parçalanmasının tarihi bir haksızlık olduğunu belirtirken, bu haksızlıkları protesto etmek, egemen sınıfları ayıplamak, teşhir etmek gerektiğini ifade etmiş; doğru bir tarih ve ulus bilincinin geliştirilmesi ve yayılması için çalışmıştır.

Kürt ulusu üzerindeki zulme karşı en önde en örgütlü şekilde mücadele edilmesi gerektiğini eşitsizliğe ve her türlü imtiyaz ve üstünlüğe karşı durmanın sınıf bilinçli proleterlerin temel görevi olduğunu belirtmiştir. Kürtlere yönelik her türlü hakaret ve aşağılamalara karşı, ırkçı ve şoven saldırganlıklar karşısında nasıl durmak, Kürt ulusunun özgürce ayrılma hakkını her koşul altında, korkusuzca ve bilinçle nasıl savunmak gerektiğini öğretmiştir. Hak ve özgürlüklerin yılmaz savunucusu olunarak, Kürt ve Türk işçi ve emekçileri arasında sağlam güvenilir dostlukların örüleceği ve birlikte güven içinde, güçlü ve ortak örgütlenmeler yaratılacağını her fırsatta dile getirmiştir. Türk işçi ve köylüler arasında egemen kılınmaya çalışılan Türk şovenizmine karşı en başta sınıf bilinçli proleterlerin, Partizanların mücadele etmesi gerektiğini her fırsatta vurgulamıştır.

Önder yoldaşın hem ana hem geleceğe ilişkin devrimci bakış açısındaki bilimselliği, ufkunun genişliğini ve taşıdığı devrimci sorumluluğu anlamak açısından önemlidir.

Türk hakim sınıfların her türlü imtiyazına “hayır” derken başta Kürt ulusu olmak üzere azınlık milliyetlerin, en ufak bir biçimde ezilmesine ve zulme uğramasına karşı çıkmayı esas almış, bunu devrimci yaşamda savunup pratiğe uygulamaktan bir adım geri durmamıştır.

Kürt ulusal hareketinin Türk hakim sınıfların zulmüne, zorbalığına, imtiyazlarına eşitsizliğine karşı çıkan demokratik yanını desteklemiştir. Milli zulmün son bulması, eşitliğin sağlanması, her türlü Türk hakim sınıf imtiyazların topyekûn kaldırılması, Kürt dili üzerindeki yasakların ve baskıların son bulması için mücadele etmiştir.

Kaypakkaya yoldaş kısa süren devrimci yaşamı boyunca hayatını feda etmeyi göze alarak, sınıf savaşımın engin sularına müdahale etmeye çalışmıştır. Amacı çok büyüktü. Bundandır ki o amacının yüceliğiyle, direnişiyle, kavgasıyla büyüktür. Yeryüzünün özgürlüğün ülkesi olması için her türlü bedele katlandı. Halkın yaşadığı acıları bir silah gibi bilincinde ve göğsünde saklamaktan bir an olsun geri durmadı.

Özgürlük uğruna başkalarının zorla yaptığını Partizanlar aşkla coşkuyla, aklıyla, harekete geçerek, örgütlenerek yaptığında önder yoldaşa ve Nisan Güneşi’ne layık olabilecektir. Onun korkusuz yoldaşı, Nisan Güneşi’nin mütevazi bir neferi olmayı hak edeceklerdir. O zaman özgürlüğün boğazını sıkanlar özgürlüğün çığlıklarıyla ölecektir. Nisan Güneşi, güneşi var edenlerle kazanacaktır.