![ocak-ayı-](https://partizan-online2.net/wp-content/uploads/2025/02/ocak-ayi-.jpg)
Ölümsüzlerimizin Yol Göstericiliğinde Onları Andık!
“Ölümsüzleşen yoldaşlarımız sadece emekleriyle değil, canları ve kanlarıyla mücadelenin temeline harç oldular.”
11 Şubat 2025
Bir “Ocak Ayı”nın son haftasında daha ölümsüzlerimizi anıyoruz/andık. Fedakarca bedel ödeyerek toprağa düşenlerin anılarını tazeledik. İdeallerini gerçekleştirmek için yüzünü dağlara dönenlerin, işkencede ölümü göze alanların, çatışmalarda silahının son mermisine kadar çarpışanların, ölüm oruçlarında bedenleriyle düşmana meydan okuyanların sesi olduk/olacağız. Her bir ölümsüzümüzün resmine baktığımızda, gözleriyle bizlere çok şey anlatanları unutmadığımızı haykıracağız.
Ölümsüzlerimiz devrim için canlarını vererek mücadeleyi ve direnmeyi nakış nakış örerek aramızdan ayrıldılar. Onların yarım bıraktıklarını tamamlamak için onlara verdiğimiz sözü bir kez daha haykırmak için onları anıyoruz. Ölümsüzlerimiz bize yürümemiz gereken yolu fazlasıyla gösterdiler. Davanın en önünde, devrim ve sosyalizm uğuruna tereddütsüzce canlarını verenleri elbette sadece ocak ayının son haftasında değil, hayatın her anında bilincimize kazıyarak anacağız. Onlara verilmiş sözümüz var, o sözümüzü her ya da geç yerine getireceğiz, bundan kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Tarihin doğru tarafında durduğumuzdan bu yana, yüzlerce yıldır süren sınıf mücadelesinde milyonlarca işçi, emekçi, kadın, genç bu kavga da ölümsüzleşti.
Paris Ayaklanması’nda Komünarlar, barikatların arkasında korkmadan, cesaretle, feodallere ve burjuvaziye karşı kahramanca dövüşürken beşer, onar, yüzer toprağa düşerken insanlığa direnmenin ve kazanmanın tarihini yazdılar. İnsanlık burjuvaziye karşı ilk direnişinde yenilse de Paris Komünarları tüm insanlığa sınırsız ve sınıfsız bir dünyayı yaratmanın mümkün olduğunu gösterdi.
Lenin’in işaretiyle ayaklanan Rus işçi sınıfı ve çeşitli uluslardan işçiler, Paris Komünü’nden devraldıkları kızıl bayrağı Rus İmparatorluğu’nun burçlarına diktiklerinde işçi sınıfı, Paris Komünü’nden sonra ilk kez, kendi devletini kurarak yeni bir çağının kapılarını açtı… Binlerce işçi, asker ve köylünün kanlarıyla sulanan Rusya topraklarında büyük bir sosyalist devlet filizlendi, büyüdü ve ezilen mazlum haklara adeta bir kutup yıldızı gibi yol gösterdi.
Mao Zedung önderliğinde Çin halkı işgalci emperyalistleri Çin topraklarına gömdüğünde yanısıra işbirlikçi burjuvaziyi de tahtından ederek, enternasyonal proletaryanın tarihine yeni bir sayfa daha eklediler.
1.Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda faşist Hitler ve müttefikleri, Sovyetler’i yok etmeye çalıştığında, Stalin yoldaşın önderliğindeki Kızıl Ordu, Berlin’de faşizmin burçlarına kızıl bayrağı diktiğinde geride milyonlarca direnişçinin cansız bedenini bıraktı.
Sınıf mücadelesinin bu tarihsel yürüyüşünde, dünya işçi sınıfına ve ezilen mazlum uluslara yol gösteren Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung yoldaşları bir kez daha saygıyla anıyoruz. Onların izinden yürüyerek, ölen ve katledilen Rosa Luxsemburg, Karl Liebknecht, Saibaba, Gonzalo, ve Sison yoldaşları da saygıyla anıyoruz.
Bir Ocak ayının sonunda ölümsüzleşen V.İ.Lenin önderliğinde gerçekleşen 17 Ekim Devrimi’nden ilham aldık ve harekete geçtik. İşçi sınıfının, ezilen halkın, ezilen ulus ve inançların mücadeleleriyle birleşmek için ayağa kalktığımızda alçakça bir komployla Karadeniz’de katledildik.
Günümüzden yarım asır önce, 24 Nisan 1972’de “doğudan yükselen güneş”in sıcaklığıyla yeniden ayağa kalktık. Başkan Mao’nun ışığına yüzümüzü döndük. İşçi sınıfı ve ezilen halkın gelişen sınıf mücadelesi içinde, Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin çağrısına uyduk. İbrahim Kaypakkaya önderliğinde sınırlı sayıda kadroyla yeniden kurulduk ve sınıf mücadelesinin engin denizine bütün varlığımızla atıldık. Tıpkı Nazım Hikmet’in dediği gibi: “Gelecek günler için gökten ayet inmedi bize. Onu biz kendimiz vaat ettik kendimize…”
Ölüm ve katliamla sınanmaya devam ettik. Halk ordusunun ilk komutanlarından Ali Haydar Yıldız’ı ve Meral Yakar yoldaşımızı yine bir Ocak ayında güneşe uğurladık. Vurdukça büyüdük, savaştık, savaşırken yüzlerce yoldaşımızı güneşe uğurladık. Süleyman Cihan, Kazım Çelik, Mehmet Demirdağ, Barbara, Sefagül, Muharrem, Nergis, Yetiş, Polat, Güzel Ana, Hayrettin, Hakan, Seyit, İsmail, Barış, Yurdal, Cafer, Ayfer, Nurgüzel, Hatice, Yıldız, Nubar yoldaşları ve adlarını kalbimize yazdığımız yüzlerce yoldaşımızın anıları önünde bir kez saygıyla eğiliyoruz.
Ve elbette ki, komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın faşist diktatörlükçe katledilmesi komünist hareket açısından hala yeri doldurulamayan en büyük kaybımız oldu.
Bu kavgada, yanıbaşımızda, siperlerde, çatışmalarda ölüm oruçlarında birlikte toprağa düştüğümüz devrimin ölümsüz kahramanlarını da unutmadık/unutmayacağız. Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Ulaş Bardakçı, Kemal Pir, Mazlum Doğan, Baba Erdoğan, Cafer Cangöz, Sebahat Karataş, Fatih Öktülmüş, İrfan Çelik, Sinan Dersim, Sakine Cansız, Bayram Namaz, Teslim Demir, Hatice Dilekli, Garbis Altınoğlu, Hrant Dink şahsında güneşe uğurladıklarımızı bir kez daha anıyoruz. Mücadelelerini mücadelemiz olarak sahipleniyoruz.
Günümüz koşullarında kapitalist emperyalizm yeni bir paylaşım savaşına hazırlanıyor. Bu koşullardan faydalanmak isteyen Türk komprador burjuvazisi iktidarı, dizginsiz bir saldırı furyasını “açılım” adı altında sürdürmeye devam ediyor. Bir yandan “barış” derken, her gün yeni bir operasyonla tutuklamalara hız kesmeden devam ediyor. Seçilmiş belediye başkanlarını görevden alarak yerine kayyım atayarak, tüm kurumları ele geçirmeye devam ediyor.
AKP-MHP iktidarı Kürt ulusuna “barış” elini uzattığını durmadan propaganda etse de bu koca bir yalandır. Devlet Bahçeli gibi bir faşistin ne Kürtlere ne de topluma vereceği hiçbir şeye yoktur. Tek yol direniş, tek yol faşist baskıya karşı militan mücadele ile faşizme karşı mücadeledir.
Ölümsüzleşen yoldaşlarımız sadece emekleriyle değil, canları ve kanlarıyla mücadelenin temeline harç oldular. Onlar, ülkemizde Marksizm Leninizm Maoizm’in yaşayan örnekleri olarak toprağa düştüler. Ve birer tohum olarak filizlendiler. Yaşadılar ve mücadeleyi yaşattılar.
Ölümsüzlerimizle var olduk, onlarla yaşadık, onlarla mücadelemizi sürdürdük ve sürdürmeye de devam ediyoruz.