Ölümsüzlerimizi anarken…

Ölümsüzlerimizi anarken…

Nubar yoldaşın mütevazi devrimci öyküsü bugün yaratılmak istenen karanlığa yakılan bir meşaledir.

9 Şubat 2025

Bu yıl da devrim ve komünizm mücadelesinde güneşe uğurladıklarımızı kurtuluşa ve halka olan inancımızla andık.

Onların ideallerine, anılarına olan bağlılığımız açık ki onların mücadelesini büyütmekten, kolektifimizi geliştirmekten ve devrim mücadelesinde daha ileri adımlar atmaktan geçiyor.

Onların ardıllarının, onlardan devraldığı bayrağı daha yükseklere çekmesinin başkaca da bir yolu bulunmuyor.

Bu yıl Ocak ayını oldukça yoğun bir gündemle karşılamış olduk. Bir yanda coğrafyamızda işçi sınıf ve emekçilerin her gün daha fazla büyüyen sefaleti ve yoksulluğu diğer yandan iktidarın her gün artan baskı gözaltı ve tutuklamaları.

Bir yandan Kürt ulusal sorununda adına süreç denilmeyen “çözüm” görüşmeleri diğer yandan Rojava Devrimi’ne yönelik ardı arkası kesilmeyen saldırılar ve gerek halkın gerekse de savaşçıların geliştirdiği büyük direniş.

Daha geniş bir perspektiften baktığımızda Ukrayna-Rusya savaşında karşımıza çıkan emperyalistler arasındaki çatışma ve giderek daha da yakınlaşan emperyalist 3. Paylaşım savaşı tehlikesi.

Tüm bu gündemler arasında kolektifimizi, devrimci-demokratik kamuoyunu daha yakından ilgilendiren ve son dönemde faşist MHP’nin şefiyle daha aktüel bir gündem haline gelen Kürt ulusal sorununu mercek altına almak gerektiği açıktı.

Kürt ulusal sorununda yaşanan gelişmelerin sınıflar mücadelesinin diğer pek çok çelişkisi üzerinde önemli etkiler yaratacağı açık. Rojava Devriminin tartışma ve görüşmelerin temel gündemi olması da bu başlığın yakıcılığına işaret ediyordu.

Ulusal sorunda hareketimizin nasıl bir perspektife sahip olduğunu tartışmak, bunu yeniden bilince çıkarmak, gelişmeleri daha doğru bir şekilde okumak bakımından da son derece önemli.

Bu bağlamda bu yılki Ocak ayının politik gündemini Kaypakkaya’nın Milli Mesele makalesi olarak belirledik. Ancak İbrahim yoldaşın ortaya koyduğu bu perspektif, pratikte sahada uygulandığı sürece anlamlı olacak, kitleler nezdinde bir anlam taşıyacaktır.

Rojava devrimiyle birlikte Maoistlerin sürece dahil olması ve 10 yıldır sıcak mücadele alanlarındaki varlığı, direnişi, bu noktada önemli bir deneyimi/duruşu teşkil ediyordu.  Ocak ayıyla, devrim ve komünizm şehitleri bakımından ele aldığımızda Rojava’yı bu bağlamda sınırsız bir devrimcilik örneği olarak 62 yaşında silah elde ölümsüzleşen Nubar yoldaşın yaşamını incelmek yerinde olacaktı.

Bu perspektifle, daha küçük gruplarla, daha fazla tartışma, politik gelişmeler üzerine daha fazla derinleşme hedefiyle oluşturduğumuz atölyeler örgütlemiş olduk.

Her atölyede, kendi özgünlüğü içinde gerek Kürt ulusal sorununa Kaypakkaya yoldaşın bakışının ele alınması gerekse de İbrahim yoldaşın çıkışının sürdürülmesi ve geliştirilmesi adına verilen çabanın işlenmesi bağlamında oldukça verimli tartışmalar yürüttüğümüzü söyleyebiliriz.

Özellikle de aktüel gelişmelerin yaşandığı söz konusu politik başlık, katılımcıların yorum yapabileceği bir zemin sundu. Tartışmalar-polemikler bu hususta, doğru bakışın ne olması gerektiği konusunda daha fazla derinleşmeyi de beraberinde getirdi.

Kabaca, özetlemek gerekirse Kürt ulusal sorunu başlığında kamuoyuna yansıtılan sınırlı bilgilerin verdiği bir rahatsızlık, sürecin şeffaf yürümemesine dair bir eleştiri olduğu söylenebilir.

Öte yandan yine kabaca bir genelleme ile devletin ele alışından hareketle gelişmelerden bir sonuç çıkacağına; bu noktada Kürt ulusunun istemleri bağlamında pozitif bir gelişme olacağına olan inanç son derece zayıftır.

Tartışmaların düğümlendiği temel nokta ise Rojava Devriminin geleceğine ilişkindir. Rojava’da bir statünün nasıl sağlanabileceği, bölge gerici devletlerinin ve emperyalistlerin buraya yönelik tutumu üzerine daha çok endişeli-kaygılı görüşler ifade edilmiş oldu.

Bu noktada özellikle de Rojava Devrim sürecine dahil olan ve hala bölgede mevzide direnişin parçası olan devrimci-komünistlerin durumuna ilişkin belirgin bir merak söz konusu.

Tartışmaların ikinci bölümünü oluşturan ölümsüzler, ölümsüzlerin yaşamlarının nasıl okunabileceği ve Nubar yoldaşın devrimci öyküsü, atölyelerin en sıcak ve duygusal yanını oluşturdu.

Bir Ermeni devrimci-komünist olarak kendi ulusunun maruz kaldığı soykırıma duyduğu öfkeyi, devrimci ideolojiyle harmanlayan ve buradan tüm gericilere ve onların efendileri emperyalistlere yönelik bir savaşım çizgisi ortaya koyan Nubar yoldaşın hayatı herkes için zengin deneyimlerle doludur.

Siyonist İsrail’e karşı Filistinli devrimcilerle, Ermenistan’da Azeri-Türk faşistlerine karşı Ermeni devrimcileriyle, Medya Savunma Alanlarında Kürt devrimcileriyle; Rojava’da Arap ve Ermeni devrimcilerle, Dersim’de yoldaşlarıyla TC faşizmine ve işbirlikçi cihatçı çetelerine karşı geliştirdiği direniş çizgisi yarına bırakılan büyük bir hazinedir.

Nubar yoldaşın mütevazi devrimci öyküsü bugün yaratılmak istenen karanlığa yakılan bir meşaledir.

Meşale şimdi elimizdedir!